DOLAR 34,2613 -0.04%
EURO 37,4820 -0.05%
ALTIN 2.928,900,03
BITCOIN 22148592,76%
İstanbul
17°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Cevdet Albay

Cevdet Albay

03 Ekim 2024 Perşembe

Erdoğan: “İsrail’in Lübnan’dan sonraki hedefi Türkiye olacak”

Erdoğan: “İsrail’in Lübnan’dan sonraki hedefi Türkiye olacak”

3.Ekim.2024 18:37, I Güncelleme:3 Ekim 2024 18:37

3.10.2024 18:37, I Güncelleme:3 Ekim 2024 18:37

“İsrail’in Lübnan’dan sonraki hedefi Türkiye olacak”diyenler ya Türkiye’yi ya da Lübnan’ı bilmiyorlar. Tarih sayfalarından Lübnan’da neler olup bitti.
Şimdi kısaca Lübnan’ı ve Lübnan’ın yakın tarihini anlatmaya çalışalım.

Lübnan.
Yüzölçümü: 10.400 km2Nüfusu: 7 Milyon (Yaklaşık)

Lübnan, Ortadoğu bataklığında açan bir çiçekti bir zamanlar. Ortadoğu’nun İsviçresiydi…
Beyrut ise, Ortadoğu’nun Paris’i…
Antik Fenike Uygarlığının doğduğu topraklar olan Lübnan tarihin her dönemine şahit olmuş 12 bin yıldır üzerinde yerleşilen bir ülke.

Ve Lübnan’a ismini veren Lübnan Dağı.
Lübnan’a hakim olmak, kuzeyden güneye 170 km uzanan karlarla ve sedir ağaçlarıyla kaplı Lübnan Dağı’na sahip olmaktır.
Osmanlı da Lübnan’ı Lübnan Dağından ayırmamış, burayı Lübnan Dağı Emirliği olarak özerk bir yönetim altında bırakmıştır.

Her ne kadar Osmanlı vasalı olarak özgür bir ülke olsa da Lübnan da ilk karışıklıklar yine bu döneminde başladı.
1860’ta Dürziler, Marunilere karşı katliama giriştiler, bu katliam kısa sürede Suriye’ye de sıçradı ve Fransa’nın askeri müdahalesi ile kontrol altına alınabildi.

Osmanlı Torunları(!) burada mı acaba? Okuyunca şaşırmışlardır.
Sene 1860 ve bir Osmanlı Vilayetinde çıkan karışıklık dış güçlerin müdahalesi ile yatıştırılıyor.
Osmanlıya gerçekten özlem duymakta ne kadar haklısınız(!).
Bu arada Fransız Müdahalesinden bahsetmişken, 2. Abdülhamid Döneminde de yaşanan bir yerel hadiseden ötürü, ABD Beyrut Limanına savaş gemisi gönderip Beyrut’a el koymuştu.
Ne muhteşem bir Osmanlı değil mi?

Neyse, dönelim 1860’a.
Dürzilerin Marunilere karşı katliama girişmesi ve Fransa’nın askeri müdahalesi sonrası Lübnan’ın statüsü değiştirildi ve Lübnan Dağı Mutasarrıflığı teşkil edildi. (1861)
Lübnan artık Maruni (Hristiyan) bir vali (Mutasarrıf) tarafından yönetilecekti.

Lübnan’ın bu yeni statüsü günümüzde de devam eden Lübnan’daki Confessionalist sistemin doğuşu olmuştu.
Bu tarihten itibaren de Lübnan her ne kadar siyasi olarak Osmanlı Toprağı olarak kabul görse de sürekli dış müdahalelere maruz kaldı.
Lübnan’ın bu yeni statüsü günümüzde de devam eden Lübnan’daki Confessionalist sistemin doğuşu olmuştu.

Bu tarihten itibaren de Lübnan her ne kadar siyasi olarak Osmanlı Toprağı olarak kabul görse de sürekli dış müdahalelere maruz kaldı.

Takip eden süreçte ve akabinde gelişen 1. Dünya Savaşı sonrasında fiili olarak Avrupalılar tarafından yönetilen Lübnan, Fransız Mandası altına girdi. (1920)
Fransız Mandası altında teşkil edilen “Greater Lebanon” (Büyük Lübnan) bugünkü Lübnan’ın coğrafi sınırları oldu.

Dürzilerin Marunilere karşı katliama girişmesi ve Fransa’nın askeri müdahalesi sonrası Lübnan’ın statüsü değiştirildi ve Lübnan Dağı Mutasarrıflığı teşkil edildi. (1861) Lübnan artık Maruni (Hristiyan) bir vali (Mutasarrıf) tarafından yönetilecekti.

Takip eden süreçte ve akabinde gelişen 1. Dünya Savaşı sonrasında fiili olarak Avrupalılar tarafından yönetilen Lübnan, Fransız Mandası altına girdi. (1920)
Fransız Mandası altında teşkil edilen “Greater Lebanon” (Büyük Lübnan) bugünkü Lübnan’ın coğrafi sınırları oldu.
2. Dünya Savaşı yıllarında Almanya’nın Fransa’yı işgal etmesi ile birlikte, Lübnan’da da Fransız Mandasından kurtulma hareketi başladı ve 1943 yılında Lübnan bağımsızlığını ilan etti. Lübnan’daki etnik ve dini gruplar Mithaq al Watani (Milli Pakt) bildirisi altında birleştiler.
👉Cumhurbaşkanı–>Maruni Hristiyan.
👉Parlamento Başkanı–>Şii Müslüman.
👉Başbakan–>Sünni Müslüman.
👉Başbakan Yardımcısı–>Rum Ortodoks.
Bu Confessionalist sistem Devletin her idari katında geçerli olacaktı.
Lübnan’ın başkenti Beyrut ise bu dönemde bölgesel bir finans ve ticaret merkezi haline gelmiş, barış ve huzurun gelmesi ile “Ortadoğu’nun Paris’i” ünvanını almıştı.
Ne var ki Lübnan’ın ve Beyrut’un bu güzel günleri çok kısa sürecekti…
1948… Sonun Başlangıcı…

1948’de İsrail’in kurulması ile birlikte Lübnan çok büyük bir hata yaptı ve 100 bin kişilik ilk Filistinli Mülteci Dalgasının ülkelerine girmesine göz yumdu.
1948-1968 yılları arasında toplam 200 bin Filistinli Mülteci Lübnan’a geldi.

60’ların sonuna kadar etnik ve mezhepsel çeşitlilik Lübnan için bir sorun teşkil etmiyordu. Lübnanlılar için önemli olan etnik kimlik yahut mezhep değil, üst kimlik olan Lübnanlılık‘tı…
1967’deki 6 gün savaşından sonra çok daha fazla Filistinli Lübnan’a gelmeye başladı.
Her gün binlerce Filistinli geliyordu.
Gelenler çoğu Sünni Arap’tı. Lübnanlılar #ensar olmuştu, gelenler #muhacir
1943-Mithaq al Watani Ruhu kaybolmaya başlamıştı.
Filistin’den gelen Sünni Araplar demografik dengeyi değiştirmeye başlamıştı.

Lübnan yönetiminde etkili söz sahibi olmak isteyen Sünni Müslümanlar, Filistinli Mültecileri de kendi etnik/mezhep kimliğine katarak ülkedeki diğer etnik grupları tehdit etmeye başladılar. Tabi diğerleri de boş durmadı.

Ve 1970 yılına gelindiğinde “Kara Eylül” olayları ile Ürdün‘den kovulan yüzbinlerce #Filistinli mülteci akın akın Lübnan’a yerleştiler.
Birkaç yıl içinde Lübnan‘a yerleşen Filistinli mülteci sayısı 1.5 milyona ulaşmıştı.
Filistinli mülteciler artık #Lübnan nüfusunun 3’te 1’ini oluşturuyorlardı. Barış ve huzur içindeki bir ülkenin demografisi değişmişti. Aslında Lübnan halkı bu duruma büyük tepki gösteriyordu. Mültecileri istemiyorlardı.

Halk mültecileri istemezken, ülkenin dini grupları “onlar bizim ümmet kardeşimiz” diyerek halkı etki altına alıyordu, ülkedeki hümanist aydınlar ise batıdan ve İsrail‘den aldıkları fonlar ile mülteci lehine konferanslar verip yazılar yazarak mülteci güzellemeleri yaptılar.

Değişen demografi sorunları da beraberinde getirdi. Mültecilerden önce Müslüman-Hristiyan nüfusu dengede olan ülkede Müslümanlar çoğunluk haline gelmişlerdi.
Kaçınılmaz olarak dini çatışmalar başladı Bu dini çatışmalar, uzun yıllar sürecek olan Lübnan İç Savaşı’na dönüştü.
İç savaş ile birlikte ülkenin güneyi İsrail tarafından, kalan kısmı ise #Lübnan hükümetinin çağrısı ile #Suriye tarafından işgal edildi.
Ülkede tam bir kaos hakimdi.
Hristiyan, Sünni, Şii militan gruplar, bunların dışında Filistin Kurtuluş Örgütü ve diğer Filistinli gruplar, Komünist militan gruplar, Baasçı militan gruplar, Dürzi militanlar…
Her biri bir silahlı güç…
Öte yanda İsrail ve Suriye ordusu…
Barış ve huzurun şehri, Ortadoğu’nun Paris’i #Beyrut tam bir harabe şehre dönmüştü…
Ve 1970 yılına gelindiğinde “Kara Eylül” olayları ile Ürdün‘den kovulan yüzbinlerce Filistinli mülteci akın akın Lübnan’a yerleştiler.
Birkaç yıl içinde Lübnan‘a yerleşen Filistinli mülteci sayısı 1.5 milyona ulaşmıştı.
1975-1990 yılları arasında süren bu iç savaş neticesinde 300 bin kişi hayatını kaybetti, bir o kadarı da yaralandı ve 1 milyondan fazla insan Lübnan‘ı terk etmek zorunda kaldı.
1990’dan bugüne değin hala belini doğrultamayan Lübnan, 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı ile birlikte 2. kez mülteci istilasına uğradı.
Suriye iç savaşı ile birlikte Lübnan 1.5 milyon civarında mülteciden oluşan yeni bir demografik işgal ile karşı karşıya kaldı.
70’lerin başından itibaren kaybolan Devlet Otoritesi, 80’lerden itibaren Hizbullah’ın ayrı bir güç olarak yapılanmasına sebep oldu. Hizbullah 90’lardan itibaren Lübnan siyasetinde de sahne almaya başladı. Her ne kadar Lübnan halkının çoğunun desteğini almıyor olsa da Hizbullah bugün silahlı kanadı sayesinde Lübnan’da hakim güç durumunda.
“Lübnan’dan sonra hedef Türkiye, İsrail Türkiye’yi işgal edecek” diyenler. İşte Lübnan böyle bir ülke.
📌Lübnan’da bir devlet yok, devlet otoritesi yok.
📌Terör örgütleri ülkeye hakim ve istediklerini yapıyor.
Türkiye’yi Lübnan’la ya da ortadoğudaki herhangi bir ülkeyle bir mi tutuyorsunuz?
Şayet böyle ise Türkiye’yi 22 yıldır kim yönetiyorsa bunun sorumlusu odur.

 

Devamını Oku

Esad, genel af ilan etti

Esad, genel af ilan etti

22.Eylül.2024 21:36, I Güncelleme:22 Eylül 2024 21:36

22.09.2024 21:36, I Güncelleme:22 Eylül 2024 21:36

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, 22 Eylül 2024’ten önce işlenen suçlar için genel af ilan etti. Yurtiçinde 3, yurtdışında 4 ay içinde teslim olma şartına bağlı olan af, asker kaçaklarını da kapsıyor.

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, 22 Eylül 2024 tarihinden önce işlenen firar suçları, cünhalar ve ihlaller için genel af sağlayan bir kanun hükmünde kararname yayınladı.

Suriye devlet ajansı SANA’nın aktardığına göre; Kararnamede, Askeri Ceza Kanunu’nda açıklanan iç ve dış kaçış suçlarının faillerine verilecek cezanın tamamı için genel af öngörülüyor.

Söz konusu kararnamenin hükümleri, saklanan ve yargıdan kaçanların yurtiçinde üç ay, yurtdışında ise dört ay içinde teslim olmaları halinde uygulanacak.

Kararnamede ayrıca, “topluma ve devlete ciddi saldırı teşkil eden bazı cünhalar, rüşvet, sahtecilik ve genel ahlaka aykırı bazı kabahatler” dışındaki tüm cünhalar ve ihlallere ilişkin cezalar için genel af öngörülüyor.

Kanun hükmünde kararname doğrultusunda gelen af, inşaat kontrol yasalarında öngörülen bazı kabahatleri, ekonomik suçları, elektrik hırsızlığını, iletişim hizmetlerini almak için hileli yollara başvurmayı ve Tüketiciyi Koruma Kanunu’ndaki cünhaları da kapsıyor.

Söz konusu af, kişinin malına saldırı içeren cünhalarda mağdur için  kişilik hakkı saklı kalmak kaydıyla tazminat talebi içeriyor.

Devamını Oku

Hizbullah: “Hazırladığımız planlarla İsrail dehşetten ölecek”

Hizbullah: “Hazırladığımız planlarla İsrail dehşetten ölecek”

22.Eylül.2024 20:16, I Güncelleme:22 Eylül 2024 20:16

22.09.2024 20:16, I Güncelleme:22 Eylül 2024 20:16

Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım, İsrail’e yönelik hazırladıkları planların İsrail’in dehşet içinde sonunu getireceğini söyledi.

Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Naim Kasım, İsrail’e yönelik hazırladıkları planların İsrail’in dehşet içinde sonunu getireceğini söyledi.

Kasım, İsrail’in 20 Eylül’de Beyrut’un güneyine düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden Hizbullah’ın önde gelen komutanlarından İbrahim Akil için düzenlenen cenaze töreninde konuştu.

Akil’in Hizbullah’ın özel harekat komutanı ve hareketin elit birliği Rıdvan Gücü’nün kurucusu olduğuna dikkati çeken Kasım, “Akil, Kudüs ve Filistin şehididir. Cihat meydanlarını kanıyla sulamıştır” dedi.

Kasım, Hizbullah’ın İsrail’in son dönemdeki saldırılarına nasıl tepki vereceğini açıklamayacağını ve açık hesaplaşma aşamasına girildiğini söyledi.

Hizbullah’ın saldırıları nedeniyle İsrail’in kuzeyinden ülkenin diğer bölgelerine göç eden İsraillilerin geri dönmelerine izin vermeyeceklerini dile getiren Kasım, “Lübnan Destek Cephesi, ne kadar sürerse sürsün, Gazze’deki savaş sona erene kadar desteğine devam edecek.” diye konuştu.

Kasım, İsrail’in kuzeyinden daha fazla göç olacağını ve Gazze’ye desteklerinin süreceğini belirterek, “Gazze Şeridi’ne gidin ve savaşı durdurun” ifadelerini kullandı.

Hizbullah’ın her türlü askeri ihtimallere karşı hazır olduğunu söyleyen Kasım, şunları kaydetti:

“Saldırıya nasıl karşılık vereceğimizi açıklamayacağız, ünvanı ‘Açık Hesap Savaşı’ olan yeni bir aşamaya girdik. Hizbullah’ın, hazırladığı planlarla İsrail dehşetten ölecek.”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bugün, Hizbullah’ın Hayfa kenti çevresine düzenlediği yoğun roket saldırısı sonrası Hizbullah’ı tehdit ederek, “İsrail Hizbullah’a hayal edemeyeceği seri darbeler indirdi. Eğer ki mesajı almadıysa söz veriyorum alacak” demişti.

İSRAİL ORDUSUNUN, BEYRUT’A YÖNELİK HAVA SALDIRISI

İsrail ordusunun 20 Eylül’de Beyrut’un güneyine düzenlediği hava saldırısında 3’ü çocuk 7’si kadın 45 kişi hayatını kaybetti.

Hizbullah, saldırıda aralarında üst düzey askeri komutanlarından İbrahim Akil’in de bulunduğu 15 mensubunun öldüğünü duyurdu.

Uluslararası toplum, İsrail’in üst üste gelen saldırıları karşısında bölgesel bir savaşın patlak verebileceği uyarısında bulunuyor.

İsrail, çatışmalar nedeniyle Lübnan sınırındaki kuzey bölgelerden tahliye edilen vatandaşlarının evlerine güvenli biçimde dönmesini “savaşın hedefleri” arasında gösteriyor. Buna karşın Lübnan Hizbullahı ise bölgedeki çatışmaların ancak İsrail’in Gazze’ye saldırılarının durması halinde sona ereceğini vurguluyor.

Kaynak:BirGün

 

Devamını Oku

Çiftçi duman olacak mootor malzeme hep satılacak.”Yer Fıstığı üreticisi isyanda”

Çiftçi duman olacak mootor malzeme hep satılacak.”Yer Fıstığı üreticisi isyanda”

7.Eylül.2024 18:54, I Güncelleme:7 Eylül 2024 18:54

7.09.2024 18:54, I Güncelleme:7 Eylül 2024 18:54

Çiftçi duman olacak mootor malzeme hep satılacak. Yer Fıstığı üreticisi isyanda

Yer fıstığı fiyatlarına tepki gösteren çiftçiden büyük tepki. “Motor, malzeme hep satılacak” iddiasında bulunan üreticiler, “Çiftçi duman olacak yapacağı bir şey yok” diye konuştu.

Osmaniyeli yer fıstığı üreticisi isyanda. Çünkü geçen yılki fiyatın yarısına ürünleri satmak zorunda kaldıklarını öne sürüyorlar.Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde yer fıstığı üreticisi satışlardan memnun değil. Mehmet Bülbül, “Çiftçi böyle giderse batacak. Bu sene bir traktörünü satacak gelecek sene iki traktörünü birden satacak, iki gün sonra da duman olacak, başka bir şey yok. Çiftçi duman olacak yapacağı bir şey yok” dedi. Çiftçi Bostan Veziroğlu ise, “Yarın fıstık kalktıktan sonra, bir ay sonra satılık motor malzemesi sen seyret. Motor, malzeme hep satılacak çünkü borçlu adam” ifadelerini kullandı.Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde geçen sene 56 liraya satılan yer fıstığının bu sene 28 liraya düştüğünü ifade eden çiftçiler tepki gösterdi. Ektikleri ürün için yaptıkları masrafı bile karşılayamadıklarını belirten çiftçiler, gelecek senelerde üretim yapmalarının zor olduğunu ifade etti.

 

Devamını Oku

Özgür Özel: “8 gün sonra konuşması çok manidar”

Özgür Özel: “8 gün sonra konuşması çok manidar”

7.Eylül.2024 18:45, I Güncelleme:7 Eylül 2024 18:45

7.09.2024 18:45, I Güncelleme:7 Eylül 2024 18:45

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teğmenlerin yemini için yaptığı açıklamaya tepki gösterdi.

Özel, “8 gün durup düşünüp sonra bu tepkiyi vermek çok manidar. Bu ahlaki de değildir, vicdani de değildir. Bu hamle siyasidir ama yersiz ve haksızdır. dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 21. İmam Hatipler Kurultayı’nda yaptığı konuşmada kılıçla yemin eden Atatürkçü teğmenleri hedef aldı.

Genç subayları hedef alan Erdoğan, “Bu ordu milletindir ve milletimizin gözbebeğidir. Ordumuzun tekrar yıpratılmasına izin vermeyiz. Geçenlerde malum mezuniyet töreninde bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çektiler. Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Şimdi bunlarla ilgili olarak da gerekli bütün araştırmaların hepsi yapılıyor. Oradaki birkaç tane kendini bilmez, bunlar da temizlenecek. Biz buralara durup dururken gelmedik. Bunların ordumuzun içinde bulunması mümkün değil, bunları temizleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku