7.Aralık.2023 16:58, I Güncelleme:7 Aralık 2023 16:58
Küba Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel tarafından 28 Ekim 2023 tarihinde yapılan konuşmadır.
“Altmış üç yıl önce, Küba Devrimi’nin tarihi lideri Fidel Castro Ruz, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu önünde yaptığı tarihi konuşmada şunları söylemişti:
‘Savaşlar, insanlığın başlangıcından bu yana, temelde tek bir nedenle ortaya çıkmıştır: Bazılarının diğerlerini zenginliklerinden mahrum etme arzusu. Mülksüzleştirme felsefesi ortadan kalktığında, savaş felsefesi de ortadan kalkacaktır! Sömürgeler ortadan kalksın, ülkelerin tekeller tarafından sömürülmesi ortadan kalksın, işte o zaman insanlık gerçek bir ilerleme aşamasına ulaşmış olacaktır!’
Bu geniş ve derin fikir, bugün yeni bir Apartheid tarafından asgari bir toprak şeridine hapsedilen Filistin halkının yaşadığı dehşetin nedenini özetlemektedir.
Bugün Dantevari boyutlarda bir insani felakete neden olan şey mülksüzleştirme felsefesidir.
Ancak İsrail füzelerinin etkisine maruz kalan, sadece bir toprak şeridi değildir. Bombaların hedefi olan Filistin halkıdır. Son haftalarda 3.000’den fazla çocuk ve 1.700’den fazla kadın öldürüldü, binlerce insan ise enkaz altında mahsur kaldı ve kurtarma ekiplerinin gelip kendilerini kurtarmasını ya da gömmesini bekliyor. Gazze’deki evlerin %40’ından fazlası yıkılmış ve hastaneler morga dönüştürülmüştür.
Küba, Gazze’de halka yönelik bombardımanları ve evlerin, hastanelerin ve sivil altyapının tahrip edilmesini en güçlü ifadelerle kınamaktadır.
Etnik köken, köken, milliyet ya da dini inanç ayrımı yapmaksızın acımasızca saldıran mevcut tırmanışın bir sonucu olarak masum insanların öldürülmesini reddediyoruz.
Çatışmanın İsrailli sivil kurbanlarının acısını da paylaşıyoruz, ancak bugün Filistinlilere karşı işlenen soykırımın ciddiyetini görmezden gelen, İsrail tarafını kurban olarak sunan ve 75 yıllık saldırıları, işgali, suistimalleri ve dışlamayı görmezden gelen bu kasıtlı öfkeyi kabul etmiyoruz.
Hiçbir şey ordunuzun Gazze’ye karşı yaptıklarını haklı gösteremez. Hiçbir şey işledikleri ağır Uluslararası İnsancıl Hukuk ihlallerini haklı gösteremez.
İsrail, BM kararlarının her birini ve Dördüncü Cenevre Sözleşmesi uyarınca İşgalci Güç olarak yükümlülüklerinin her birini ihlal etmekte ve Güvenlik Konseyi’nin bu konudaki felcinin sorumluluktan kaçmaya devam etmesini sağlayacağından tamamen emin bir şekilde hareket etmektedir. Mevcut vahim noktada dahi Güvenlik Konseyi İsrail’e devam eden katliamı durdurma çağrısında bulunamamıştır.
ABD, Gazze’ye yardım girişine izin vermek ve sivillerin korunmasını sağlamak için çatışmalara insani ara verilmesi çağrısında bulunan bir öneriyi veto etmiştir. Bugün Gazze’de şiddetin durdurulmasına en yüksek önceliğe sahip bir mesele olarak karşı çıkanlar, bunun doğuracağı vahim sonuçların sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalacaklardır.
Ancak, Filistin konusunda Güvenlik Konseyi’nin harekete geçmesini defalarca engelleyerek Siyonist barbarlığın suç ortağı olmuş ve saldırgan veto uygulamasıyla Ortadoğu’da barış ve istikrarı baltalamış olan ABD hükümetinin tutumu şaşırtıcı değildir.
Çatışmaya kapsamlı, adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve 1967 öncesi sınırlar dâhilinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir devlet kurma yönündeki devredilemez hakkını kullanması kaçınılmazdır. Bu şiddet sarmalını kesin olarak durdurmanın, insan hayatını kurtarmanın ve barış için uygun bir rota çizmenin başka etkili bir yolu yoktur.
Uluslararası toplum bu savunulamaz durumun devam etmesine izin verecek mi, yoksa bu suçu durdurmak için gerektiği gibi hareket etmesini engelleyen veto hakkı gibi keyfi bir uygulamanın rehinesi olarak mı kalacak? Aralarında Küba’nın da bulunduğu bir grup ülke, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na derhal ateşkes talep eden, Filistinli sivil nüfusu korumak için acilen bir mekanizma kurulmasını isteyen, sivillerin zorla yerlerinden edilmesini reddeden ve acil insani yardım gönderilmesini savunan bir karar tasarısı önerdi.
Eylemsizlik ve pasiflikle geçen her an daha fazla masum cana mal olacaktır. Derhal harekete geçmeliyiz. Bu barbarlığa son verilmesini amaçlayan meşru uluslararası çabalara mümkün olduğunca katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Tarih kayıtsız kalanları affetmeyecektir. Biz de onların arasında olmayacağız. Mülksüzleştirme felsefesine son vermenin zamanı gelmiştir, böylece savaş felsefesi de onunla birlikte ortadan kalkabilir.
EKONOMİ
Az önceBİLİM & TEKNOLOJİ
Az önceGENEL
9 saat önceDOĞA
9 saat önceGENEL
9 saat önceEKONOMİ
9 saat önceYAŞAM
10 saat önce