DOLAR 38,0415 0.04%
EURO 41,4051 -0.51%
ALTIN 3.678,08-0,64
BITCOIN 32109281,02%
İstanbul
12°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

  • SkyHaber
  • Yazarlar
  • GEZİ NOTLARI: Efteni Gölü, Güzeldere ve Samandere Şelaleleri

GEZİ NOTLARI: Efteni Gölü, Güzeldere ve Samandere Şelaleleri

22.Ekim.2023 10:23, I Güncelleme:22 Ekim 2023 10:23

Yayınlama:22.10.2023 10:23,

Güncelleme:22 Ekim 2023 10:23

İşte size dolu dolu bir rota. İster günü birlik isterseniz konaklamalı iki günlük bir zaman diliminde Düzce ‘deki bu doğa şahanelerini gezebilirsiniz.

Daha önce Mayıs ayindan gittiğimiz bu rotaya bu kez Mart başında gittik.
Ankara’dan sabah erken çıktık. Kızılcahamam’da her zaman kahvaltı yaptığımız mekan kapalı olunca, bazlamamızı ve yeşilliklerimizi alıp yolumuza devam ettik. Gerede Esertepe’de kahvaltı için mola verdik. Burada kar yüzeyden henüz kalkmamıştı. Bembeyaz karlar üzerinde biraz dolaşıp, fotoğraf çektikten sonra Düzce’ye doğru eski yoldan devam ettik. Gölyaka’ya geldiğimizde tabela Güzeldere 11 km yazısından 3-4 km sonra Efteni Gölü’nü gördük. Kahvaltı da biraz oyalandığımız için, 11’i biraz geçe Efteni Gölü’ndeydik ve zaten önce burayı gezmek istiyorduk.
Buraya ilk gelisimiz coşkulu mayis ayı olunca, suyun yüzeyi nilüfer çiçekleri ve göle özgü sarı bir çiçekle kapalıydı ve çok etkileyici idi. O kadar güzel bir manzarası vardı ki, bu hali gözüme çok çıplak göründü. Yine güzeldi, yine çekici ama çıplak. Aniden yataktan fırlamış gibi.

Buranın dramatik bir hikayesi var yani bir efsane. Efsane Bizans dönemine dayanıyor. Orduları ile savaştan dönerken, Bizans kralı burada mola verir. Çadırlar kurulur, prenses Eftalya buranın sularında yıkanır. Günler geçer ve prensesin bir türlü çözüm bulunamayan cildindeki yaralar iyileşmeye başlar. Buranın suyu şifalı gelmiş, prenses iyileşmeye başlamış kral durur mu emir vermiş hemen bir hamam inşa edilmiş. Bakıcıları ile birlikte prenses Eftelya burada bırakılmış. Geçen bir yıllık süre zarfında prenses gölün karşı topraklarında gördüğü bir Osmanlı gencine aşık olmuş. Genç de ona. Geceleri, gizlice buluşur olmuşlar.
Bir gece buluşmaya giderken prenses Eftalya’nın kayığı batmış ve gölde boğulmuş. O zamandan sonra göl onun adıyla anılmaya başlanmış. Günümüze Efteni Gölü olarak gelmiş. Doğrusu baharın cıvıl cıvıl ışıltısı altında dinlediğimde bu kadar etkilemeyen hikaye, hüzünlü duran göle şimdi daha yakışmıştı ve daha inandırıcı gelmişti.

Akarsuların birleştiği, Büyük Melen kanalıyla Karadeniz’e döküldüğü bir düğüm noktasında bulunan Efteni Gölü ilçeye 5 km uzaklıkta. Sazlık alanı, açık su yüzeyleri, çamur düzlükleri, zengin bitki örtüsü ve başta su kuşları olmak üzere değişik türden zengin bir hayvanlara yuva olan bir yer. 35’i kalıcı 150 tür kuşa ev sahipliği yaptığı yazıyor kaynaklarda. Nilüfer, süsen, düğün çiçekleri, kamış, nane, su mercimeği gibi bitkilerin yanı sıra, söğüt, dişbudak, kızılağaç, çınar gibi suyu seven ağaçlar da bulunuyor. Trakya-Boğaziçi-İç Anadolu göç yolu üzerinde olması, konaklama ve beslenme sahası olarak onu önemli kılıyor.
Çevredeki kuş türlerinin izlenmesi için bir seyir terası, bir büfesi (çay, kahve içebileceğiniz, masaları olan), tuvaletleri ve otoparkı bulunmakta. 1992 yılında koruma altına alınmış, avlanma yasağı getirilmiş. Etrafı seyredip, fotoğraf çekimi yaparak burayı keyifle gezmeniz için bir saat yeterli olacaktır.
Göle geldiğimiz yoldan tekrar aynı yöne devam ediyoruz. Kısa bir süre sonra sola dönerek, kıvrıla kıvrıla bir giden bir yoldan tırmanmaya başladık.


Yol boyu çoğu yerde tek taraflı ve tek sıra halinde dizilmiş evlerden oluşan köyün içinden geçiyoruz. Dağın boynuna dizilen boncuklar gibiydi evler. Tek sıra yan yana. Düzlük bir alanı olmadığı için bu yapılaşma oluşmuş. Kardelen ve siklamenlerin halı gibi toprağı sardığı, bazı ağaçların tomurcuğa durduğu, bazılarının açarak baharı müjdelediği bir yer.
“Şelale görmek için onca yol gelinir mi? ” dedi sohbet ettiğimiz iki delikanlıdan biri. Tuvaletini kullanmak için köyün camisinde durmuştuk. Sürekli burada olmanın şelaleyi onlar için sıradan hale getirdiği aşikardı.
Bir su değirmeni ilgimizi çektiğinde yine durduk. Burası mısır unu öğüten bir değirmendi. Nazmiye Hanım bize yeni pişirdiği mısır ekmeğinden ikram etti. Sıcacık ve çok lezzetli. Hatta bize mısır unu da verdi. Etrafta tavuklar; kediler; kardelen ve sıklamenler vardı ve su çağıl çağıl akıyordu. Benimse elimde sıcacık ve sapsarı bir mısır ekmeği mutlulukla havayı içime çekiyordum. Bu bir ayrıcalık olmalı düşüncesi geçiyor aklımdan.

Şelaleye vardığımızda girişte görevliye para ödemeniz gerekiyor. Kişi başı 10, otomobil 25 TL

Düzce’nin Gölyaka İlçesin sınırları içinde, Düzce’ye 28, Gölyaka’ya 16 km mesafedeki Güzeldere Köyü’nde yer alan bir doğa harikası. Rakım 630 metre, sıklamenden kardelene, menekşe ve sümbülden; kayın, gürgen, ıhlamur, akçaağaç, dişbudak, ceviz, kestane, karaçam, sarıçam ve orman gülüne kadar bin bir çeşit bitki örtüsü ile sizi her mevsim hayran bırakacak bir yer.
İstanbul ve Ankara’ya 2-3 saatlik bir mesafede, isterseniz günü
birlik isterseniz çadır konaklamalı hafta sonu için ideal bir alan.
Yok ben çadırda kalamam derseniz ya da kış aylarında
konaklamak isityorum diye düşünüyorsanız, tek katlı veya
dubleks bungalov evlerde de konaklama imkanı mevcut.
Hatta her gittiğimde tadilatta olan bir hobbit evi de var.
Tabelanın olduğu yerden başlayan 275 metrelik ve 375 basamaklık, şelaleye inen bir parkur var. İniş çok keyifli olsa da çıkış yorucu gelebilir. Ama o yemyeşil ağaçların arasından inerken, 120 metrelik bir yükseklikten minik elmas parçacıkları gibi saçılarak dökülen, gelin duvağı görünümündeki bembeyaz suyu görmeye değen bir parkur. Onu seyredip, fotoğraf çektikten sonra yeniden düzlüğe çıkıp, yanınızda getirdiğiniz yiyeceklerle piknik yapabilirsiniz. Mangal yakmak için yerler de var.
Biz günü birlik geldiğimiz için sadece kahvelerimizi pişirip, güneşin ve manzaranın keyfini çıkararak, köpekleri severek kahvelerimizi yudumladık.

Ve Samandere Şelalerini görmek üzere yeniden Gölköy’e indik. Bu kez Efteni gölü solumuzda kalırken, yaklaşık 20 km daha gidip Samandere Şelalesi Tabiat Anıtı’na vardık. Burada piknik alanı, kır lokantası, mescit, WC, otopark bulunuyor. Şelalelere inmek için görevli kulübesinde, kişi başı ödeme yaparak, geçiyorsunuz. Sonrası birazı düz yol, bir yeri köprü, çokça yeri merdivenli, inişli çıkışlı bir parkur. Üç büyük şelale ve bir cadı kazanı var.

Burada bulunduğunu süre içerisinde suyun gürültüsünden yanınızdaki ile konuşma şansınız olmadığı için kendinizle baş başa kalıp, sadece doğaya, yeşile ve maviye odaklanma fırsatınız bulunuyor. Her şeyi bir süreliğine geride bırakıp suyun akışını izleyin. Bol bol fotoğraf çekin, çektirin. O kadar güzel köşeler var ki fotoğraf çekmek için.
Günü birlik değil de konaklamalı gelmek isterseniz etrafta çadır kurabileceğiniz kamp alanları var. Yine çadırda kalamam diyenlerdenseniz bungalov evlerde kiralaya bilirsiniz.


Çavlan, çağlayan ve cadı kazanı gibi ilginç jeolojik özellikleri ve 500 metrelik dere yatağı boyunca var olan anıt ağaçları nedeni ile Türkiye’nin ilk tescil edilen Tabiat Anıtı’dır. Şelalenin düşüşü 20 metredendir.
Güzeldere gibi Samandere’de bulunduğu köye adını vermiş bir şelaledir. Buranın rakımı 750 metredir. Buradaki anıt ağaç olan porsuk ağacı, 15 m boyu, 800 olan yaşı ve 110 cm olan çapı ile civar ormanların en büyük ağacıdır. Fotoğraf safarisi için bulunmaz bir yerdir. her mevsim görsel şölen sunar burası, ama ben yine de baharını tercih edeceğim Efteni Gölü gibi. Dönüşte dere kenarında kendi getirdiğimiz yiyeceklerden pikniğimizi yapıp karnımızı doyurduktan ve yanımızda getirdiğimiz damacanaları temiz içme suları ile doldurduktan sonra dönüşe geçtik. Artık hava kararmaya başlamıştı. Güneş kaybolduğu için soğuk kendini hissettiriyordu. Güzel bir rotada dolaşmak, yeni insanlarla tanışmak, ruh banyosu yapmış olarak, şehre dönmek ve kaldığımız yerden yaşantımıza devam etmek için, sürdük arabamızı griliklere.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r