8.Ekim.2023 20:45, I Güncelleme:8 Ekim 2023 20:50
Merhaba değerli okur dostlarım,
Son zamanlar çokca yazıp siliyorum.
Belki anlamak için çok geç kalacağız birbirimizi. Nasıl bu kadar hızlı yitirdik sağduyumuzu? Nasıl katılaştı pamuk şekere benzeyen o tatlı ve mutluluk veren yüreklerimiz? Nasıl can yakarken, can alırken ruhsuz bedenlerimiz?
Hepimiz nasıl hızlı değiştik böyle; köklerimizden ayırırlarken hunharca hangi diziyi izlerken morfinlendik de farketmedik?
Artık önemli olan değerlerimizin yerini çok daha önemli olan şeyler aldı. Marka kıyafetler,marka telefonlar, otomobiller, lüx olan her şey…
Her doğal şeyin yerini janjanlı yapay şeyler aldı. Artık bedenlerimiz bile Allah vergisi değil. Tıpkı bir mısır koçanını yaprak yaprak soyarcasına ayırsak yapay nesneleri doğal güzelliği gizleyen ne varsa tek tek beğenmez olduk en yalın halimizi.
Kirpikler, tırnaklar, saçlar, göğüsler, popolar, boylar… Hepsi çakma… Erkeklerin kol ve göğüs kasları varmış gibi giydikleri silikonlar, alınmış kaşlar, ojeli tırnaklar, dar kısa pantalonlar. Sanki küçük kardeşinin pantalonunu giymiş gibiler. Ama adı moda, klas göründüğünüze inandırıldınız nice rol modellerle.
Evde yemek yapmayı unuttuk. Dışarda yemek yada dışardan söylemek moda. Bulaşık yok, zahmet yok. Teşekkür edecek,eline sağlık deyip onurlandıracak kimse yok. Artık hamur yoğurmak, turşu kurmak, tarhana ,makarna yapmak unutuldu gitti. Eh hazır ve kolay olanı var. Sen paradan haber ver.
Biz biz iken bir zamanlar eve evin babası geldiğinde kapıda saygıyla karşılanır, elindeki paketler alınırdı. “Hoşgeldin ” derken tüm hane halkının sesinde samimiyet olurdu. Büyük büyüklüğünü küçük küçüklüğünü bilirdi. Sofraya hep birlikte oturulurdu. Hatta yer sofrasında yemek yediğimiz günleri hatırlıyorum. Çorba tenceresiyle ortaya konurdu. İki tabakta turşu olurdu yanında. Soğanı yumrukla kırar yerdik. Aynı kaptan yerdik ama ne mikrop kapardık ne hastalanırdık. Çocuklar ana babasının kaşından gözünden bakıp anlardı her şeyi. Saygı ve terbiye vardı. Herşeyin tadı aynı çatı altında birlik beraberlik içinde yaşandığı için vardı. Kardeşler hatta komşu çocukları birbirlerinin kıyafetlerini giyerdi kibirsiz, kaprissiz. Bugün çocuk beğenmedi diye mağaza mağaza geziyor ebebeyinler . Kanaat etmeyi bilmeyen, tatminsiz ,aynı zamanda saygısız bir nesil yetiştirdik. Günümüz çocuklarına çok üzülüyorum. Apartmanlar içinde mahkum gibiler. Tablet yada bilgisayar klavyesinin tuşları en yakın ve en kalabalık arkadaşları. Onlar çamurla oynamadılar, çelik çomak ,istop, yakan top, saklambaç, dokuz kiremit, beş taş oynamadılar. Pek çoğu adını bile bilmez ki bu oyunların. Hayel dünyaları çizgi film karakterlerinden ibaret. Sırça köşklerde yavan,coşkusuz ve satın alınabilen hayelleri var.
Oysa geçmişin çocukları heyecanı, yarışmayı, kazanmayı, kaybetmeyi, sarılmayı, ekip olmayı coşkuyla yaşayıp öğrendiler. Sağlam güçlü bireyler olarak büyüdüler. Lakin zamanla modern hayat denen sinsi düşman tıpkı bir ağaç kurdu gibi giriverdi köklerimizi kemirmeye. Öyle ki bizden geriye delik deşik bir çınar kaldı. Hâlâ o neslin insanları yeniden kültürüne,geleneğine, özüne dönmenin düşü ve gayretindeler.
Bu gün eğitimden, öğrenimden, bireysel ve toplumsal davranışa kadar eksideyiz. Takdirli öğrenci sınıftan çıkınca unutuyor öğrendiğini. Bir şekilde bitirilen okullardan mezun olanlar yazık ki branşında vasıfsız,liyakatsiz . Peki oturduğumuz makamların sorumluluğunu nasıl yerine getireceğiz? Nasıl hakkını vererek işimizi yapacağız?
Dönüp dolaşıp temel aileye geliyor. Kadının kadın,erkeğin erkek olduğu, anca beraber kanca beraber deyip omuz omuza yuvayı yuva yapan insanlar gerek. Geleneksel, kültürel bağlarına sahip çıkan, çalışkan, üretken, dürüst, cesur insanların bu toprakların nadide, eşsiz çiçekleri gibi vatanın her karışımda açması gerek. Kapılarına kırk kilit vurup yine güvende hissetmediği zamanları geride bırakıp yiğit kadınların ve adamların yeniden güven verdiği istikbal kurmalıyız. Yüreklerimiz bir, akıllarımız bir olmalı. Yani herkes vatanı,milleti, yuvası için öz kültürüne ,gerçek bir TÜRK MİLLETİ özüne yeniden dönmelidir. Gücümüz birliğimizden gelir. Hâlâ öyle güzel ruhlu insanlarımız var ki; her daim umudum diri. Çünkü bir kepçe yoğurt bir kazanı mayalar. Yeter ki mayamız temiz olsun.
Dün ile bugün arasında gidip geldik bu yazımda, dilerim bu yolculuk sizi yormamıştır, sıkılmamışsınızdır. Hepinizi vatanımı severcesine seviyorum. Hepimiz bu toprakların rengarenk, koku koku, şekil şekil çiçekleriyiz. Biz birlikte güçlü ve birlikte güzeliz. Saygımızda zorunlu, sevgimizde özgürüz ama sevginin ilaç olduğunu da unutmayalım emi?
Güzel yarınlara…
Sevgimdesiniz.
GENEL
04 Ekim 2024AVRUPA
04 Ekim 2024AVRUPA
04 Ekim 2024SPOR GALERİ
04 Ekim 2024AVRUPA
04 Ekim 2024GÜNDEM
04 Ekim 2024AVRUPA
04 Ekim 2024