DOLAR 33,9858 0.26%
EURO 37,8640 0.68%
ALTIN 2.823,720,52
BITCOIN 1977438-2,89%
İstanbul
22°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Hayatla Buluştum
677 okunma

Hayatla Buluştum

19.Eylül.2023 13:02, I Güncelleme:19 Eylül 2023 13:09

Hayatla Buluştum

Yayınlama:19.09.2023 13:02,

Güncelleme:19 Eylül 2023 13:09

Can okurlarım merhabalar

sizlerle buluşmama vesile olan, sevgili Leman Aytar’a sonsuz teşekkürler, İyi ki yollarımız kesişti.
Bugün sizlere kendimden bahsetmek istiyorum. Ben 6 kişilik bir ailenin 3. çocuğu olarak dünyaya gelmişim. En büyüğümüz canım ablam büyük sorumluluk yüklenmek zorunda kalarak bizlere ikinci anne olmuştur. Ben kendi adıma çok teşekkür ediyorum. Emeğine yüreğine sağlık.
Hepimizin de bildiği gibi çalışan bir annenin ailedeki sorumlulukları kat kat fazla oluyor. Hem ev, hem çocuklar inanılmaz bir performans gerektiriyor. Tabii bunun yanında unutulmaya mahkum edilmiş duygular ve kişiler.
Öncelikle anne, kendini unutuyor ; hayatın akışına yetişmek için. Sonra çocuklarının duygularını. Aslında unutmuyor; üstündeki ağır yükten dolayı, bu duyguların varlığını aklına bile getiremiyor. Sadece hayatın telaşesi ile görünen ihtiyaçlar karşılanıyor. Asıl görünmeyen ihtiyaçlar hatırlanmadığı için hayatın derinliklerinde yok oluyor. Sonrasında ise derinlikler iz bırakarak kendini hatırlatıyor. “Yıllar beni gizledi ama aslında ben hep vardım” diye. Hem kendinin hem çocuklarının duygularını unutan unutmak durumunda kalan anne, hayatın unutturduğu şeyleri derin travmalaria hissediyor.
Ben de bu döneme rastlayan bir çocukluk yaşadığımı düşünüyorum. Sanki eksik parçanın tamamlanması için buradayım. Daha doğrusu eksik olan, hep gizlenmiş varlığı unutulmuş ruhumuzun olduğunu dillendirmeye çalışıyorum..
Bizler hem fiziksel hem ruhsal varlıklarız. Bu bütünlüğümüz bozulduğu takdirde sorunlarla karşılaşıyoruz. Evrende nasıl her şey, büyük bir ahenk ile çalışıyorsa, her şey birbirinin dengesi ise, biz aşırıya kaçtığımız bir konu da dengeleri alt üst ediyoruz.
Hepimizin şahitliğini yaşadığı gibi, bedenimizin ihtiyaçlarında, sadece fizik beden olarak düşünüp, ruh varlığımızı ötelemek birçok psikolojik sorunların baş göstermesine sebep olur. Nasıl da dengenin yerinden oynadığını, kendinize bakarak görebilirsiniz.
Benim eksiğimi tamamlamak ya da eksiklerimi görmek, öğrenmek adına, insan ruhu hep ilgimi çekmiştir. Kullanamayan ‘lego’nun parçası tamamlanırsa, neler olur” düşüncesiyle, yolum ruhsallığın kapısını araladı. Öncelikle kendini bilmek konularında Ankara ruhsal araştırmalar derneğinden eğitim aldım. Sonra Reiki ile tanıştım. İlerleyen yıllarda Alfa biyoenerji ile buluştum ve uygulayıcısıyım.
Bu güzelliklerle tanışmam, buluşmam için yoluma çıkan arkadaslarıma teşekkür ederim.
Hayat benim için ilköğretime kayıt yaptırdıktan sonra başladı
İlköğretimde sessizce “başarıyı”başarmışım. ilk kurdele takıldığında yanımdaki arkadaşım hiddetle kurdelamı söktü ve “bana neden vermiyorlar ben de istiyorum “dediğinde ağlayarak ,
“ama o benim”demekten başka bir tepki göstermedim. Ağlayarak tepki göstermek duygusu dışında kendimi ifade edemiyordum. Hırçın sorunlu bir çocuk hiç olmadım. Şımarmayı bilmiyordum,. Şımaracak bir durumumuz da yoktu. Hayatımızda fazla kalabalık olmadan, bizim kalabalığımızla devam ediyorduk. Sessizliğimin yanında “içimdeki sesle” çalışıyordum. Derslerim iyiydi; başarılıydım. Kendi çabamla, başarılı olmak için gayret ediyordum. Aferinler deftere yazılıyor ama ruhuma söylenmiyordu. Takdir karnelerde zaten yazılıyordu. “Sözel” söylemeye gerek yoktu. Benim görevimdi. Ben de görevimi yapıyordum.
Sorunsuz bir öğrenciydim. Hem ailem için hem de eğitmenler için. Sınıfın başarılı öğrencileri arasında yer alıyordum. Bu beni mutlu ediyordu
Ortaokul yıllarımda da yine iyi öğrenciler arasındaydım. Cesaretsiz korkak, ürkek bir yapıya sahiptim. Aşırı duygusaldım. Yazılı sınavlarım iyiydi. Cesaretsizliğimden dolayı söz alma konusunda sınıfta yok gibiydim. Bilmediğim taraflarım duyguyla ortaya çıkıyor gözyaşlarıyla ifade etmeye çalışıyordum. Ürkekliğim cesaretsizliğim eksik tarafımdı. Hep zorlandım. Hep üzüldüm. Bildiğim halde kendimi ifade edemediğim için bilmiyor gibi davrandım. Kalabalık bir sınıfta benim bildiğimi nereden bilselerdi.
Siyasi bir döneme de rastladı ortaokul yıllarım. Çoğunlukla dersler boş geçiyordu. Seviniyorduk belki “oh ders yok” diye. Aslında 1-0 yenik başlıyorduk farkında olmadan.
Dakikalarca düşe kalka yürüyerek gittiğimiz okulumuzda, eylem nedeniyle kapandığını görünce, tabana kuvvet indiğimiz yokuşlardan tekrar çıkmak zorunda kalıyorduk. Konforlu, yormayan bir pabucumuz yoktu. Onu düşünecek bir lüksümüz yoktu. Etrafımızda zaten yeterince sorun vardı.
Kişinin kardeşine bile düşman olduğu, siyasi dönemde yanımızdaki arkadaşımıza siyasi görüşüne göre konuşuluyordu. Küçücük bedenler, siyasetin ne olduğunu bilmeden, anlamadan şaşkınlıkla, çelişki içerisinde kalıyordu. Nelerin kaybedildiğini anlamadan, yanlışlar silsilesiyle doluydu. Her şey 12 Eylül soğuk yüzüyle kaldı. Gözlerimin önünde geldi ve geçti. Her şeyin geçtiği gibi.
Liseye tesadüfen bir sınıf arkadaşımın ablası vesilesiyle başvuruda bulunarak sınava girdik. Başarı sağlandığımız için kayıt yaptırdım. Tamamen tesadüfen Hacettepe Sağlık Kolejine girişim. Laboratuvar bölümünü seçerken bile şartlar ancak bu bölüme girebiliyor olmamızdan dolayı yapılmış bir seçimdi. Bile isteye seçmedim; ama hiç pişman olmadım. Tam bana göre bir bölümdü. Beni buralara kadar getiren hayat kimbilir, başka ne güzellikler sunacaktı. Sanki bir başıma yolumda yürüyordum. Tamamen benim için ayrılmış bir yol.
Siyasi dönemin kargaşasından dolayı benim okula gitmemi istemediler. Belki beni korumaktı düşünceleri ama her yerde durum aynıydı. İstemeyenler, iyilik yaptıklarını düşünüyorlardı; siyasi dönem olduğu için. Korkular da yerini yanlışlıklara bırakıyordu. Gitme diyenlere “bana karışmayın ben gitmek istiyorum” diyen “içim” konuşarak büyük hamleyi başlattı. İlk ses benim umutlanmamı sağladı. Beni bana getirdi. Üstelik seçimlerim, yolum, yerinde beni en iyi temsil eden bir yoldu.
Yine sessizce çalıştım. Soğuk odalar ısındı, benim gayretimle, çabamla. Ağır eğitim programı su gibi geçti. Dolu dolu geçti. Azmim beni hep diri tuttu. Çabam engellerin kilidini çözdü. Olabilirliğini gösterdi. Çalışınca, yola çıkınca, talebime karşılık olduğunu gösterdi. Kıskanmayı bilmeden, benim olanı “bizlerle”paylaşınca iyi geliyordu bana.
Sevdiğim okulumda otorite sahibi eğitimciler o zamanlar inanılmaz geriyordu. Şimdi düşünüyorum da böyle güzel bir eğitim için, iyi ki “tatlı sert” olmuşlar. Zorlu bir eğitim sürecinden sonra son senemiz hastanede staj yapmakla geçti. Kendi kendinize gurur duyduk. Sınıfta güzel bir grup oluşturduk. Samimi, candan , çok sevdiğim arkadaşlarımla hala güzel dostluklaımız devam ediyor. “4 Can arkadaş” ve “4 Can kardeş”
Okulumuzun gayet disiplinli oluşu, bizi hep çalışmaya sevketti. “Boş geçiyor” diye sevindiğim derslere şimdi, beni “es geçiyor” diyorum. Hayatı bilmek, hayatı okumak zaten başlıyor. Ben hayata cesaretsiz olarak davransam da.
Mezuniyetimden sonra iş aramamak için burs almayı kabul ettim. En iyisi kendi işimi kendim yapmaktı. Ben de mezuniyet sonrası küçük bir mülakatla yerleştirildim. Zaten staj döneminde inanılmaz bir performansla severek çalıştım. İşi iyi öğrendim. Kısa sürede görevime başladım.
Okulla çalışma hayatı farklıydı. Sorumluluk düzeyi daha fazlaydı. Zorluklarıyla sorumluluklarıyla ciddi bir başlangıç sürecine girdim. İşin önemini, zorluğunu biliyordum. Ama hastaların ızdırap ve çaresizliklerini gözlerinden okuyunca, işime daha da sarılıp katkı olmaya çalıştım. Yıllarım şifa arayan insanlara, hem iş olarak destek olmak hem de ruhsal açıdan sevgiyle yaklaşmak. İnsanlara bir nesne gibi davranmaktan hep kaçındım. Mümkün olduğunca saygı çerçevesinde iletişime geçtim.
Çalışma hayatımın temposuna bir de evlilik eklendi. İki tane dünya tatlısı kızım var. Misli misli sorumluluklarımın olduğu bir süreç yaşadım. Gitgide artan sorumluluklar, paylaşmak yerine yük alıyordum. Artık bu birliktelikten öğrenecekler öğrenildi. Gitmesi gereken, kalması gereken, her şey rayına oturdu. Gidene yol verilmeliydi. Seçimlere saygı göstermeli, Doğru olanı buydu.
Kızlarımla, hayatta güçlü ve dimdik yürüyerek kök saldık. Birbirimize sımsıkı sarılarak yolumuza devam ettik. Gitmek isteyen, gitmesi gerekenleri kendi yoluna bıraktık.
Zor gibi gözüken,umudumuz gücümüz yok zannettiğimiz anlar oldu. Hesaplarımızın denkleşmediğini gördük. Ama ol’ması gerekiyorsa ol’duruyor. Şimdi hayat yeniden başlıyor Bizim için güzel dokunuşlar gücümüze güç katarak bizi sağlamlaştırdı. Güvenimizi tazeledi. Olmazları ol’masını sağladı. İnanmanın derinliğini yaşattı. Bu bir din, bu bir siyaset değil. Hayatın kendisine inanmak akışına inanmak, güvenmek. Gerçekten olması gerekenin olduğunu görmek, müthiş bir deneyim.
Bu arada devam eden içimde ukte kalan üniversite hayallerime adım adım kavuşmak için istekte bulundum. Öncelikle iki yıllık ön lisans programını bitirdim. Her ne kadar bana” “ne gerek var” diyen insanlara ,boyun eğmeden “yoluma devam” ettim. Nasıl olsa “İşim vardı’onlara göre “herkesin hayatta “kendi tercihleri” “kendisine ait” lütfen bana destek olmuyorsunuz bari kendi hayatınızla ilgilenin, değil mi?
2 yıllık okulum yıllar sonra bitti. Aradan bir zaman geçtikten sonra lisans tamamlamak için karşıma fırsat çıktı Güzel bir ekipte “güzel ailem” oldu ve inanılmaz güzel çalışmalar yaptık. Çoğumuzun “ikinci baharı”nda olması bir şey değiştirmedi. Azmimizden eksilmedi. Çok güzel dostluklar elde ettim. Bu defa 2 yılda lisansını tamamladım. Şahane bir mezuniyet töreni yaptık ve hayallerimizi gerçekleştirdik. Kepleri havaya fırlatıp hayata “meydan okuduk”. “Sen bizi es geçtin ama biz koşarak yetiştik” dedik. İç sesiniz yine duyulmustu.
Temelinde laboratuvar çalışanı olduğum için kendimi hemşire olarak hissedemedim. Çok şükür ama emek isteyen kutsal bir meslek. Aslen emekliliğime az kaldığı için bu görevi icra etmeyi düşünemedim.
Yıllar sonra hayatımda değişiklik yaparak bölüm değiştirdim ve öğrencilerin olduğu bir bölümde göreve başladım. Hayatta yapamam dediğim işleri “öğrenci koridoratörlüğü” yaptım. Hiç bilmediğim bir alan. Yeni bir alandı benim için. İsteyince pekala olabiliyormuş. Ekip olarak çok çalıştık. Birçok iş toparlandı, düzenlendi. Sevgi ile kucaklandı her şey. Öğrenciler çocuklarım oldu. Gözlerinden bakınca, yüzlerindeki sevinci, duruşlarından kederilerini okudum. Sessizce konuşup, huzurla işimize devam ettik. Bir görüşte varlığımızdan mutlu olduk. Sorunlar sorunsuzlaştı. Yüzler güldü Hüzünler paylaşıldı, dağıldı. Çözüm bulundu. Birlikte işler hafiflemişti. Düzene girmişti.
Artık gitme zamanıydı. Bundan sonra da işleyiş devam ederdi Ben de huzurla, sevgiyle tekrar rahatlıkla gelebileceğim, güzel dostlarımın oluştuğu, kaldığımız yerden devam edebileceğim, saygı ve sevgi dolu insanlarla tekrar buluşmak üzere iş hayatımı tamamladım. Geride güzel güzellikler bırakarak.
Şimdi yeni güzelliklere de yer açtım. Sağlıkla sevgi ile… Yeni dönemimde, emeklilik döneminde güzel zaman geçirebiliyorum. Bana katkısı olabilecek her şeye sevgi ile karşılıyorum. Sizlerle buluşmamızda güzel olan durumlardan birisi, güzel bir buluşma…
Varolun
18 09 2023
Selma Erdel

Selma Erdel

En az 10 karakter gerekli
Tüm Yorumlar (2)
  • LEMAN AYTAR

    CANINCANIM KIZIM YAZINI ÇOK BEĞENDİM RABBİM YOLUNU AÇIK ETSİN .SEN HER ŞEYE LAYIKSIN ,SENİNLE BERTABER ÇALIŞMAK BANA GURUR VERİYOR.HER ŞYET ŞEY GÖNLÜNCE OLSUN. ALIŞMAK BANA GURUR VERİYOR CANIM KIZIM

    • Selma Erdel

      Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ediyorum . Beni yüreklendirdiniz. İyi ki yollarımız kesişti. Varolun. Birlikte çalışmak benim için büyük mutluluk. Sağlıcakla kalın.????


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r