19.Ağustos.2023 08:52, I Güncelleme:19 Ağustos 2023 13:13
Birgi’den çıkınca direksiyonu Hayalet köye çevirdik. Daha önce Mardin’de böyle bir hayalet köye gitmiştim. Süryani Kıllıt Köyü, ayrı bir yazımda söz etmiştim, çarpıcı görüntüler ve duygular yaşatmıştı bana. Birgi yakınlarında böyle bir yer olduğu, sosyal medyadan kulağıma çalınınca, görülecekler listesine eklemiştim. Rivayete göre eşkiya köyü olarak da anılan Lübbey’e varmak için 24 km yol gitmemiz gerekiyor.
İzmir Ödemiş’ten gelirseniz 15 km. Çamyayla yazarsanız navigasyon daha sağlıklı rota çiziyor ama tabelalarda Lübbey Köyü olarak takip edin.
Tarihi Hellenistik çağlara kadar uzanan, eski bir Türkmen köyü. Çamyayla Köyü iç yolu , ardından Bebekler Köyü rotasını takip ederseniz eğimli bir yamaca kurulmuş köyü görürsünüz. Manzara epey yükseldiğiniz için gözünüzü okşayacak kadar güzel.
Evlerin çoğu kullanılmayacak halde. Ama bu yıkık dökük hallerinden bile özgün bir mimariye sahip olduğunu görebiliyorsunuz.
Arabamızı köyün girişinde bir evin önüne park edip yürümeye başladık. Zira köy sokakları çok dar, yürüyerek ya da eşek sırtında ancak geziliyor.
Bir sosyal medya fenomeninin cinli köy diye yaptığı video ile insanlar kokutulmuş olsa da, evden dışarıya taşana seslerin bir aileye ait sohbet ve gülme sesi olduğu apaçık. Fakat görünürde kimsecikler yok. Bir tabela ya da yönlendirme de olmadığı için nereden başlayacağımızı bilemedik.
Evlerin arasından rast gele yürüdük. Bazı evlerin yeniden restore edildiği gözümüzden kaçmadı. Yıkıkla yenilenen bir arada, ikisi de doyumsuz güzel.
Altları taş, üstleri kerpiç, çamur sıva ve tahta karışımı malzeme ile yapılmış evlerin arasından bir yola indik. Bu arabayı park ettiğimiz yolun devamı ve araba buraya kadar inermiş, bunu anlayınca biraz hayıflandık.
Çeşme başında soluklandıktan sonra, hemen karşımızda kubbesi ve minaresi olmayan asırlık Lübbey Cami ‘ne doğru yürümeye devam ettik. Cami’den sağa dönünce, dar ve taşlı bir yoldan köyün kahvesine ulaştık. Birkaç kişi sohbet ediyordu.
Kahvenin önünde oturan üç adam, bir kadın ve çocuk. Arabadan cüzdanımızı almadığımıza üzülüyorum, kahve içme şansı yakalamışız oysaki. Orada doğup büyümüş, sonradan yeniden köye gelerek ev yapmış Ali Bey bize kahveleri ısmarladı. Öylesine cana yakın insanlar ki. Gönül Hanım’ın buradaki tek butik oteli ve kahvaltı evini işlettiğini öğreniyoruz. Sonrasında bize rehberlik ederek oteli ve kahvaltı evini gezdiriyor. Köy hakkında bilgiyi Gönül hanımdan, kahveci Mehmet Beyden ve küçük Furkan’dan öğreniyoruz.
Köy kışları kullanılan bir yerleşim yeriymiş. Kışlak diyor kahveci yani yazları Çamyayla köyüne giderler, çok çetin geçen kışlarda da buraya dönelermiş. Tuhaf bir şekilde 1983 de Çamyayla köyüne elektrik bağlanırken Lübbey’e bağlanmıyor. İnsanlar elektrik orada olunca sağlam evleri oralara yapıp Lübbey’i terk etmeye başlıyorlar.
Burada evler birbirinin manzarasını kapatmadan, sırt sırta üst üste inşa edilmiş, küçük birer kale görünümünde. Düz arazinin olmaması da eklenince 300-400 kişinin yaşadığı köyde 5 hane kalıyor. Onlar da köyü inatla bırakmayan yaşlılar ve 2006’da kahveyi işletmeye başlayan Mehmet Güler.
Ali Beyin oğlu Furkan bizi köyün ucunda yıkık halde bulunan evlerine götürürken yol boyu köyden söz ediyor. Zeytin ağaçlarının çok olduğu bahçelerini ve evi gezdiriyor. Evi şimdilik onarmayıp, tepeye daha sağlam bir ev yaparak onlar da köye dönenler kervanına katılmışlar. Ödemiş merkezde evleri varmış ve Furkan burada okula gidiyormuş. Hafta sonları ve yazları da Lübbey’de kalıyorlarmış.
Kahvenin yanında masada oturup çekirdek yiyoruz. Adının nereden geldiğini soruyorum. Lidya Medeniyetleri zamanında Sardes Kralının oğlu Lüb’den adının geldiğini düşünüyorlar.
Buraya son yıllarda yeniden ilginin artmasıyla ve köye elektrik gelmesiyle dönüş yapanlar artıyor. Bazıları evlerini eski sahipleri onarıyor, bazıları yeni satın almış buraya yerleşmeyi düşünüyor. Ben gelecekte Kaz Dağları’nda ki Adatepe, Yeşiltepe ya da İzmir’deki Doğanbey Köyü gibi bir yer olacağını düşünüyorum. Henüz tanınmamış ve onarılmamışken buradan ev almak ve onarmak çok mantıklı. Gözümün önüne atölyeler, sanat evleri, kafeler geliyor ve o zaman yanına yaklaşılamayacak kadar pahalı bir yere dönüşeceğini film şeridi gibi aklımdan geçirirken, oradakiler neden burası da bir Birgi bir Şirince olmasın diyor. Kesinlikle o vizyon var burada. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kentsel SİT alanı ilan edilmiş bile. 44 sivil mimari örneği ve 4 anıtsal yapı bulunan Lübbey, Efeler Yolu projesi hayata geçirilirse tam bir cazibe merkezi olacaktır. Bizans döneminden kalma manastır, mezarlık gibi kalıntılar da varmış.
Çin, İngiltere, İtalya gibi ülkelerden misafirler , hafta sonu tur otobüslerinin getirdiği gezginler buradan çok etkilenmiş. Çok büyük potansiyel olduğunu, fotoğrafçıların da ilgisini çektiğini söylediler. Gönül Coşut yıllar sonra ninesinin yaşadığı evi onarıp, düzenleyerek köye dönenleden. Ninemin Kahvaltı Salonu adıyla açtığı kafeye, konukların burada konaklamak istemeleri üzerine, butik otel de ekleniyor. Odaların otantik dekoru, manzarası ve yanı sıra sessizlik bu yerde konaklamayı cazip hale getiriyor. Bakmak isteyenle için Lübbey Butik Otel sayfasını inceleye bilir.
“Efeler Yolu” projesine gelince, İzmir Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi ile çok sayıda paydaşın katıldığı bir proje. Bozdağlar ile Aydın Dağları’nda efelerin yaşadığı mekanları birbirine bağlayan, yaklaşık 500 km’lik yürüyüş rotası söz konusu. Çok ilgi çekeceği, çok sayıda yerli ve yabancı turisti ağırlayacağı öngörülüyor.
Yolunuz bu taraflara düşerse uğrayın derim. Haftaya İzmir’in ilk kez gittiğim ve birçok ilke imza atan bir köyünde olacağız. Takipte kalın.
GENEL
Az önceASAYİŞ
2 saat önceASAYİŞ
3 saat önceASAYİŞ
5 saat önceASAYİŞ
10 saat önceASAYİŞ
23 saat önceASAYİŞ
1 gün önce
Sayenizde gezilecek yerlerin ön bilgisi bizleri daha bilinçli gezmeye yöneltiyor. Teşekkür ederim