Bir önceki yazımda iyi dileklerde bulunmuştum..
İyi mi olur, yoksa daha beteri mi? kestirmek pek kolay değil.
Ortalık karmaşık. Kötü bir dönemden geçiyor.
Siyasetçilerimiz dürüst siyaset yapmıyor. Zaman zaman itibarsızlaşma politikaları dışa vuruyor.
Kitleler sağ sol diye ayrıştırılıyor.
Din insanı ahlak sahibi yapmıyor.
Vicdan sahibi de yapmıyor!
Yapsaydı bu günlere gelmez, vicdansız olmazdık.
Ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı dil ile meydanlarda “Halk’a seslenenler” kitleyi zehirlemekten başka ne yaptı ki..
TV ekranlarında sıkça dile getirilen ayrıştırma konusu dile getirilip uyarılar yapıldı..
Buna rağmen çıkarları uğruna, sandalye kavgası uğruna dinleyen yok.
Ülkemizde gerçek demokratik siyaset yapılmadıkça, sol ile sağ partiler arasında siyasi çatışmalar bitmeyecek.
Kısacası ; kirli siyasetten kurtulamadıkça Türkiye Cumhuriyeti’nin önündeki bu duvar yıkılmaz.
Adaletsiz bir düzenle yaşamak kolay değil. Ülkenin savcısına, yargıcına güvenemezsek yaşayamayız. Durum olumsuzluklar içinde devam ederse, isteyen istediğine istediğini söyler.
“Savcı benim, yargıç benim, istediğime istediğimi söylerim” diyebiliyorsa buna adalet diyemeyiz.