Topraklarımızda hayvan gübresi yerine kimyasal gübreler kullanıyor, fibrit tohumlarla, hormonlu sinek ve böcek ilaçlarıyla kendimizi hem zehirliyor hem de karnımızı besin değeri düşük ürünlerle doyuruyor zannediyoruz. Tabii sadece anlık doyuran vitaminsiz yiyecekler bizi halsiz bırakıyor, beslenmeyen vücudumuzun bağışıklık sistemini çökertip zamanla hasta ediyor. Buna hava ve su kirliliği de eşlik edince vücut bir hayli yıpranıyor.

İnsanlar ekmek parası derdinde, yaşamları çekilmez bir halde. Hastaneler dolup taşıyor ama çare hastanede değil. Alınan ilaçların yan etkileri sizi tekrar hasta ediyor.

Tabii biz biliyoruz ki bağışıklık sistemimizi ve organlarımızı kuvvetlendirip, düzenli beslenerek, sağlıklı ürik asit dengesini (sağlıklı terleme ve idrar atımı) sağlamalıyız. Bir kere geleceğimiz şu dünyada sağlıksız yaşamak bir çiledir. Sağlıksız olursak ne kendimize ne çevremize bir faydamız olur, aksine bakıma muhtaç bir hale geliriz. Bu da demektir ki ağrılar, sızlar, keşkelerle ömrümüzü tüketir, insanların boynuna bir yük oluruz ve hayatmız cehenneme döner. Öyleyse önce sağlık diyip kendimizi özel yetiştirilmiş bitkisel ürünlerle güçlendirmeliyiz. İnsanları da böyle yaşamaya teşvik etmeliyiz.

Ben bu yaşımda bu kadar dinç olmamı gano dermaya borçluyum. Altı sene önce kızım üç ayrı hastalığa yakalanmıştı. Karaciğerde büyüyen Akdeniz ateşi çikolata kistine yakalanmıştı. Kızımın karaciğeri iflas etmek üzereyken donör olmak istemiştim fakat yaşam şansı yine de çok düşüktü. Tedavide kullanılan ilaçlar başka dokulara da zarar veriyordu. Kistin kansere dönüşme ihtimali çok yüksekti ve eşimi de bu sebepten kaybetmiştik. İşte bu zor günlerde gano dermaya tanıştık. Çok şükür kızım üç yıl içinde sağlığına kavuştu, şu an gayet iyi durumda. Rabbim hiçbir anneye böyle zorlu günler yaşatmasın.

Evet sevgili okurlarım, ilerleyen günlerde sağlık konusunu daha sık kaleme alacağım, tavsiyeler vereceğim. Sağlığınıza her gün şükredin çünkü gerçekten o olmadan hayatın tadını çıkaramazsınız.

Güneş de bahar da çiçeklerini sizin için açsın, sağlıcakla kalın.

İnsanlar ekmek parası derdinde, yaşamları çekilmez bir halde. Hastaneler dolup taşıyor ama çare hastanede değil. Alınan ilaçların yan etkileri sizi tekrar hasta ediyor.

Tabii biz biliyoruz ki bağışıklık sistemimizi ve organlarımızı kuvvetlendirip, düzenli beslenerek, sağlıklı ürik asit dengesini (sağlıklı terleme ve idrar atımı) sağlamalıyız. Bir kere geleceğimiz şu dünyada sağlıksız yaşamak bir çiledir. Sağlıksız olursak ne kendimize ne çevremize bir faydamız olur, aksine bakıma muhtaç bir hale geliriz. Bu da demektir ki ağrılar, sızlar, keşkelerle ömrümüzü tüketir, insanların boynuna bir yük oluruz ve hayatmız cehenneme döner. Öyleyse önce sağlık diyip kendimizi özel yetiştirilmiş bitkisel ürünlerle güçlendirmeliyiz. İnsanları da böyle yaşamaya teşvik etmeliyiz.

Ben bu yaşımda bu kadar dinç olmamı gano dermaya borçluyum. Altı sene önce kızım üç ayrı hastalığa yakalanmıştı. Karaciğerde büyüyen Akdeniz ateşi çikolata kistine yakalanmıştı. Kızımın karaciğeri iflas etmek üzereyken donör olmak istemiştim fakat yaşam şansı yine de çok düşüktü. Tedavide kullanılan ilaçlar başka dokulara da zarar veriyordu. Kistin kansere dönüşme ihtimali çok yüksekti ve eşimi de bu sebepten kaybetmiştik. İşte bu zor günlerde gano dermaya tanıştık. Çok şükür kızım üç yıl içinde sağlığına kavuştu, şu an gayet iyi durumda. Rabbim hiçbir anneye böyle zorlu günler yaşatmasın.

Evet sevgili okurlarım, ilerleyen günlerde sağlık konusunu daha sık kaleme alacağım, tavsiyeler vereceğim. Sağlığınıza her gün şükredin çünkü gerçekten o olmadan hayatın tadını çıkaramazsınız.

Güneş de bahar da çiçeklerini sizin için açsın, sağlıcakla kalın.